10 Haziran 2013 Pazartesi

Tuvalet kağıdında fil olmak


Aslında bir hayat öyküsü benim ki . Derinliklerde bir yerde beslenen , ferah kokular düşleyen  bir o kadarda bünyesinde barındıran .
Bir fidan oldum diktiler beni ormanın ücra yerlerine büyüdüm adam oldum derken kestiler en acı yerimden…..  
  Bu cümleler tuvalet kağıdı olmak uğruna yola çıkan bir fidanın cümleleri olsa gerek.
Herkesin bildiği üzere tuvalet kağıdı tüm toplumlarda önemli bir yere sahip  , ömrümüzün ortalama 5 yılını tuvalette geçirdiğimizi de düşünürsek ,tuvalet kağıdı insanlar için çok önemli .  Eğer tuvalet kağıdı olmasaydı ne olurdu ? bunu kavrayalım . Öncelikle milyonlarca ağaç kesilmezdi, binlerce tuvalet borusu tıkanmazdı, tuvalet kağıdını takacağımız alet icat edilmezdi ,en önemlisi tuvalet kağıdı fillerle anılmazdı.
 Tuvalet kağıdı olmak ve tuvalet kağıdında fil olmak .Doğada bir ağaçsın,  kesildin kağıt oldun. Fabrikada  sıranı bekleyen kağıt sın ,işlen din tuvaletlere aksesuar oldun. O da yetmedi fil oldun suyu emdin , birde yumuşacık oldun cilde zarar vermedin. Aksilikler  oldu tabi ki. Bazen tuvalet borularını tıkadın bazen çöp kovasını doldurdun.  Hep bittin en umulmadık anda ihtiyaç duyul dun . sensiz bir haltı başaramayan insan zerrecikleri ve seni kullanıp atan insan zerrecikleri. Aralarında far olmaksızın fütursuzca harcadılar , çektiler ,kopardılar, kullanıp attılar.


Toplumlarda önemli bir yere sahip olan bu icadın, hayatımıza girmesiyle bir sorun daha oluşmaya başladı . Bu da evde nereye konacağına karar veremediğimiz, nereye koysak yakıştıramadığımız tuvalet kağıdı sendromu. 
     Peki bu sendromu atlatmak için neler yaptık? – tabiî ki hiçbir şey yapmadık.
Ücra köşelerde konuşlandırdık. Bazen çamaşır makinesi üzerine konuşlandırdık. En saçma dolabı ona ayırdık. Sürekli bittiği için uzak duramadık. Çok yer kapladığı için de  yanımıza almak istemedik. Onun için aletler yapıldı ama bir türlü  takamadık.
Bir başka sorunda misafirliğe gittiğin evde tuvalet kağıdı olmaması. Aman tanrım tam bir hayal kırıklığı
 
  son derece nezih bir gecede, misafirliğe gidilen evde herkes neşeyle sohbet etmekte, yemekler, içkiler, her şey son derece güzel ve keyifli devam etmektedir. ev sakinleriyle muhabbetler, hatta misafirlikte yeni tanışılan ve sohbet edilen kız gibi pek çok olumlu ve güzel durum da bu gecenin artılarıdır.



erkek: ben boğaziçinde okuyorum.
kız: gerçekten mi? vaay...
erkek: gerçek... evet... ben böyleyim.... ama kolay bi okul. kendimi gösteremiyorum biliyo musun... 
kız: çok ilginç bir kişiliğin varmış.
erkek: evet.... çok ilgincim... ben böyleyim işte.... bi saniye müsade eder misin?



 peki ya sonra ….

- haldun amca tuvalet ne taraftaydı?
+ koridorun sonunda, sağ taraf.

tuvalete girilir. akılda işi bağlama aşamasına geldiği kız, kızın yanına geri dönünce söylemeyi planladığı şeyler... arabamdan bahsedeyim... reina'ya gidişim var... duman vokalistini tanıyorum de... sözlük yazarıyım... başkaaaa.... hmmm... 
gibi düşünceler eşliğinde tuvalet ihtiyacı giderilir. 

aynı kendine güven içerisinde önce çamaşır makinasının üstüne bakılır... allah allah tuvalet kağıdı burda değil... yan taraftaki yerinde de yok... ufak bir panik başlangıcı yaşansa da, karizmanın devamı adına hiç heyecanlanmadan tüm tuvalet kontrol edilir. 

dolapların kapakları açılır ve o an gelir. tuvalet kağıdı yok! işte şimdi panik yapma sırasıdır. tuvalete bırakılan esere bakılır, mutlaka bir yol bulmalıyım diye düşünürken,. 

peki ya kız? fazla da uzun süre kalmasam iyi olur tuvalette. kız sıkılabilir. ama karizmayı da çizdirmemeliyim diye düşünür... ve yapabileceği tek şeyi yapmaya karar verir:

- haldun amcaaaaaaaa!




Vahim son ve hafızalardan silinmeyecek anlar tuvalet kağıdıyla yaşanır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder